
Değerli Koçgirililer, Koçgiri dostları, Değerli Dostlar, yoldaşlar, ve değerli misafirlerimiz
Hepiniz hoş geldiniz. Sizleri Koçgiri Kültür Derneği ve İmranlı DER adına selamlıyor, 18. Cogi Baba Festivaline katılımınız, destek ve katkılarınız için saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Hun xeratın, ser seran, ser çavanra hatin.
Değerli dostlar,
Her hangi kültürel, etnik, inançsal bir topluluğun varolabilmesi için bazı değerlere sahip olması zorunludur. Bu temel değerlerin en önemlileri dil, kimlik inanç ve yaşam alanlarıdır. Her toplumun kendilerini var eden bu temel değerleri koruma hakkına sahiptir. Bu hak en temel insan hakkıdır ve nefs-i müdafadır.
Eğer bir topluluk nefsini, yani dilini, inancını ve yaşam alanlarını müdafa etmeyi başaramazsa sosyal bir topluluk olarak varlığını sürdüremez. Bu durumada hem toplumsal hem siyasal varlığı sönümlenir ve bu duruma düşen topluluklar için sonun başladığını söylemek mümkündür.
Nefs-i müdafayı başarabilmiş ve ayakta kalabilmiş topluluklar ise varlığını sürdürme ve geliştirebilme çabasına girişmek zorundadır. Bu çaba olmazsa varılacak sonuç yine yok olmaktır.
İşte bizleri sizlerle 18. kez Cogi Baba’nun huzurunda bir araya getiren şey bu nefs-i müdafa çabasıdır. Bu nedenle yıllardır dilimize, inancımıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmak COGİ festivallerinin en temel şiarı olmuştur. Ana dilimizde söylediğimiz klamlar, yaptığımız cemlerle kimlik ve inancımızı korumaya çalışırken, her festivalde dile getirdiğimiz çevre duyarlılığı ise yaşam alanlarımızın yeni İLİÇ’lerle talan edilmesina karşı bir mücadeleydi.
Bu konudaki hassasiyetimiz nereden kaynaklanıyor?
Bizler biliyoruz ki; etnik, dinsel, kültürel, sınıfsal her sosyal topluluğun varlığı siyasal sistemin yapısını da etkiler. Eğer siyasal sistem içinde kendi kimlik, inanç, kültür ve sınıf değerlerine sahip çıkan topluluklar varsa, orada çoğulculuktan, çok seslilikten, demokrasiden söz etmek mümkün olur. Eğer topluluklar kendi değer ve çıkarlarına sahip çıkmazlarsa o siyasal sistemin tekçiliğe, otoriterliğe, ırkçılığa ve giderek faşizme varması kaçınılmaz olur.
Bu vesileyle 103 yıldönümünde Koçgiri aşiretlerinin siyasal önderi Alişer Efendi’yi anmak isterim. Alişer efendi ve yoldaşları 103 yıl önce bu tarihsel, sosyal, siyasal gerçekliğin bilincinde olarak davranmış ve halkların çeşitlilik ve kardeşlik içinde yaşamasının formüllerini üretmeye çalışmıştı. Bu vesileyle Aleviler için kutsal olan bu Muharrem ayında halklarımızın ve yaşam alanlarımızın eşitlik ve özgürlüğü için mücadelede yitirdiğimiz tüm canlarımız, özellikle de Alişer Efendi, Zarife Ana, Seyit Rıza ve yoldaşlarını sevgiyle saygıyla anıyoruz.
Farklı, inançsal, kültürel, siyasal hakların yok sayıldığı bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz. Çevremiz bu tip otoriter ve tekçi rejimlerin ibret verici örnekleriyle doludur. Özellikle İslam dairesi içinde olup çok kimlikli, çok inançlı, çok sınıflı bir siyasal sistemi reddeden, Afganistan, Pakistan, İran ve farklı dinden İsrail bunun somut örnekleridir.
Türkiye’nin de giderek şeri İslama yönelmesinin önündeki en önemli güçler ise hala haklarını ve değerlerini savunabilen Aleviler ve Kürtlerdir. Bu mücadelelerin başarısız olması halinde varılacak son durak da siyasal totaliterizm, ırkçılık,fanatik dinsel tahakküm rejimleri ve faşizmdir.
Bu nedenle Cogi Baba Festivalleri gibi festivaller bir yandan halkların, dillerin, inançların çeşitliliğini ve barış içinde bir arada yaşamanın önemini gösterirken, diğer yandan da farklılıklarını koruyarak demokrasinin toplumsal dayanaklarının güçlendirilmesine katkı sunmaktadır.
Bizler Koçgiri Kültür Derneği ve İmranlı-DER bu gerçeklerin farkındaydız. Bu nedenle son yıllarda “kimliğini, inancını, yaşam alanlarını sahiplenerek birlikte yaşamayı” temel şiarımız haline getirdik.
Değerli dostlar, Değerli Canlar
Bu festival sonrasında COGİ BABA festivalleri nöbetini yeni, daha genç ve daha geniş bir katılımla sürdürecek canlara bırakmayı arzuluyoruz. Bu nedenle sizlerle geçmişte yapabildiklerimize dair duygı ve düşüncelerimizi paylaşmak isteriz.
Hepiniz biliyorsunuz, COGİ BABA festivalleri bir çırpıda ortaya çıkmadı. Bunun arka planında birçok arkadaşımızın ikibinli yıllarda başlayan ve İmranlı-DER’de hayat bulan, COGİ festivalleriyle simgelenen büyük bir emek vardır. Sürecin tüm emekçilerine saygı boynumuzun borcudur.
Ancak bu süreç de sorunsuz yürümedi. Başlangıçta neredeyse tüm İmranlı ve Zara köylerine ulaşabilen etki alanı, yürütülen kara propaganda ve içimizde gelişen kontrolsüz davranışların da katkısıyla kriminalize edildi. Bu karalama çabaları Kürt ve Alevi kimliği konusunda asimilasyonun en etkili olduğu Koçgiri bölgesinde etkili de oldu. İmranlı-DER’i ve Koçgiri Kültür Derneği’ni Kürt siyasi hareketinin bölücü uzantısı olarak damgalama propagandası, ulaşılan geniş kitlesel ilişkilerin daralmasında etkili oldu. Bunun Koçgiri bölgesine zararı sportif, kültürel ve inançsal canlanmada da bir gerileme olurken İmranli DER’i yalıtlama çabaları nedeniyle COGİ festivellerinin bütün yükü İmranlı-DER’de bir araya gelen sınırlı sayıdaki insanın üzerine kaldı. Tüm zorluklara karşın bu etkinliği bugüne taşımayı başarmış emektar canlarımıza kucak dolusu bir teşekkürü borç biliyoruz
- Bütün karalama çabalarına karşılık COGİ festivallerinin günümüzde Koçgiri bölgesinde Alevi inancının, geleneksel kültürümüzün, dilimizin en önemli taşıyıcısı olma işlevini başarıyla yerine getirdiğini gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Artık ne alevilik, ne Kürtlük, ne de çevreye ve doğaya sahip çıkmak bir suç haline getirilememektedir.
- Ancak bu yapılanlar yeterli değildir. Yeni dönemlerde Gağand, Xızır, Heftımal gibi etkinliklerimizin geleneksel kültür ve inanç değerlerimizin yeniden hayat bulması, Birlik cemlerinin gerçek hak meydanlarına dönüştürülmesi, inanç ve kimliğimiz konusunda bilimsel çalışmaların yapılması ve yapılanların desteklenmesi, kimlik ve inancımızı sahiplenici bir ortamın yaratılmasına ihtiyaç vardır.
Bu amaçla:
Dost televizyon ve sosyal medya mecralarının koordineli olarak bölgedeki gelişmeleri yansıtması, yurt dışındaki dost kurumlarla kilişkilerimizin geliştirilmesi, özellikle cogi festivallerinde bir araya gelen bölge sanatçı ve aydınların hem kendi aralarında hem de, muhtarlıklar, yöre federasyonları, dernek gibi yapılarla ilişkilerinin geliştirilmesi önümüzde duran görevlerdir.
Bu görev bölgemizde yaşayan tüm canların görevidir. Özellikle Erzincan İliç’te yaşadığımız cinayette insanlarımızın canından olması ve etkileri yüzyıllarca sürecek ekolojik felaket, son iki COGİ festivalinde ana temamızın “Kimliğimize, inancımıza, toprağımıza sahip çıkıyoruz” biçiminde belirlenmesinin ve bölgemizdeki maden arama çalışmalarına karşı tetikte olmamızın önemini göstermektedir.
Ayrıca sizlerle bazı konulardaki endişelerimizi de paylaşmak istiyorum:
İlk olarak belirtmeliyim ki; 2 Temmuz Madımak katliamı anmalarına katılım düzeyimiz ne yazık ki acı vericidir. Bu acımızı sizlerle paylaşmak isteriz. Hepimiz biliyoruz acılar ancak paylaşılarak azaltılabilir ve bu tip acılar ancak unutmayarak, dayanışma içinde olarak engellenebilir.
İkinci olarak: Koçgiri’nin katili Topal Osman’a itibarının iade edilmesi ve neredeyse kahraman düzeyine getirilmesi çabaları devam etmektedir. Buna karşı halkımızın derli toplu bir itirazı örgütleyememiş olmamız da acı vericidir.
Üçüncü olarak: Alevi çocuklarını Sünnileştirme politikas olan ÇEDES gibi asimilasyon projeleriye çocuklarımızın gün be gün elimizden aldığını hepimiz eli kolu bağlı izliyoruz. Bu nedenle bölgedeki tüm cemevlerinin, yöre derneklerinin, duyarlı muhtarlıkların bu projeye karşı aydınlatıcı kültürel programlar geliştirmesi zorunluluğu gelip kapımıza dayanmıştır.
Önümüzdeki dönemde COGİ Baba festivallerini üstlenecek canlarımızıla birlikte üzerimize düşeni hep birlikte yapalım diyor, Sizleri tertip komitemiz, Koçgiri Kültür Derneği ve İmranlı DER adına saygıyla selamlıyorum.
Rıza Karaman
Koçgiri Kültür Derneği Yönetim Kurulu Eş Başkanı (21 Temmuz 2024)